18 Eylül 2009 Cuma

Bürokrasi söz konusu olunca insan hayatı teferruat mıdır?

İstanbul’un göbeğinde, eski ve düzensiz sanayi bölgesi Davutpaşa’da bir patlama oldu, hepinizin hatırladığı gibi. Tam 23 kişi, tam 23 insan evladı öldü o patlamada.
Böyle büyük her felakette olduğu gibi, felaket sonrası medya aracılığıyla sorumlu arandı. O işyerlerine ruhsat verenler, işyerlerinin ruhsatsız çalıştığını bile bile bu duruma göz yumanlar, yani birtakım kamu görevlileriydi sorumlular.
Savcılık, 23 ölümle ilgili olarak soruşturma başlattı, ölümlerde doğrudan veya dolaylı davranışlarıyla sorumlu olanları mahkemeye çıkartmak istedi. Ama İstanbul Valiliği savcıya istediği soruşturma izinlerini vermedi.
Savcı bu izin vermeme işlemini İdari Mahkeme’ye götürmek, valiliğin işlemini iptal ettirmek istedi. Ama trajik bir şey yaşandı, bürokrasi savcılığın İdare Mahkemesi’ne başvurusunu zamanında mahkemeye ulaştıramadı, yani o bürokratlar soruşturulamadı.
***
İstanbul’da bu kez sel felaketi yaşandı. 30’dan fazla insan evladı da bu felaket sırasında öldü.
Evet olan adı üstünde bir ‘felaket’ti ama ölümlerin meydana gelmesinde insan faktörü de rol oynamıştı.
Bu kez de senaryo değişmedi. Yeniden Radikal dahil medya aracılığıyla sorumlu aranmaya başlandı. Sorumlular da kolayca bulundu: İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve İSKİ başta olmak üzere ona bağlı kuruluşlar ile İstanbul Valiliği.
Derken kurumların felakette kendi sorumluluklarını az gösterme, suçu öteki kurumlara atma çabaları başladı.
İstanbul Belediyesi ile CHP arasındaki polemiği hep birlikte ibretle izledik.
Dün Radikal’in manşetinde günlerdir olduğu gibi aynı konu vardı: İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin ve onun bağlı kuruluşu olan İSKİ’nin bu felakette oynadığı veya oynamadığı rol.
Hemen itiraf edeyim, bu haberlerin bu şekilde yayımlanmasına karar veren benim ama dün itibarıyla bu yaptığımdan da pişmanım. Gazete mutlaka sorgulayıcı olur, böylesi büyük bir felakette, hele hele 30’dan fazla insanın öldüğü bir felakette sorgulayıcılık kamu yararına yayıncılığın da gereğidir. Ama gazete yargılayıcı olamaz, olmamalıdır. Biz, maalesef benim de katkılarımla, bu sınırı aştık, sorgulayıcı olmayı aşıp yargılayıcı olduk.
***
Dün İSKİ’den aldığım bir açıklamayı önce size sunmak istiyorum, sonra bu konuda söyleyeceklerim olacak:
“Kamuoyunca bilinmektedir ki; kurumumuz bir kamu tüzel kişiliğidir ve görevleri kanunla belirlenmiştir. Kurumumuzun görevleri arasında dere ıslah yetkisi bulunmamaktadır. Kurumumuzun dereler üzerinde kanunen bir sorumluluğu da bulunmamaktadır. Kurumumuz derelerde yapmış olduğu temizlik çalışmasını kamu yararı için yapmaktadır. Tüm bu hususlar gazetenize bildirilmiş ve yayımlanmışken, yorum yapılarak ‘Temizlik çalışmasının sonbaharda ya da öncesinde yapılması gerekirdi, bu yapılmadığı için dere güzergahında 5 adet bent oluştu, sel de bu nedenle şiddetli oldu’ ifadesini ulusal bir gazetenin sayfalarına taşıyabilmeyi ve kamuoyuna sunmayı anlayabilmek mümkün değildir. Zira onlarca tonluk iş makinelerini ve TIR’ları sürükleyen, asfaltları yerinden söken, duvarları yıkan bir sel felaketini hebarde yer alan gerekçelere dayandırmak ve kurumumuzu felaketin sorumlusu ilan etmek anlaşılabilir değildir.
Muhabirinizin adeta ‘bilirkişi’liğe soyunarak derede temizlik yapılması gereken tarihi bildirmesinin, derede biriken malzemelerin 5 adet bent oluşturduğu ve bu bentlerin selin şiddetini artırdığı iddialarının habercilik açısından sorgulanması gerekmektedir. Yaşanan sel felaketine ilişkin bilimsel raporlar henüz kamuoyuna sunulmamışken, var olduğu iddia edilen bentlerin bu felaketin sorumlusu olduğunu ilan etmek bilimsellikten tamamen uzak, kamuoyunu yanıltan bir ifadedir.”
***
İSKİ’yi okudunuz. Yargılayıcı olmamaya ama sorgulayıcı olmaya çalışıyorum.
Madem görevi değildi, neden İSKİ ve İBB dereleri temizledi, ıslah etti, dere ıslahı inşaatında bir küçük kız inşaat sahasında dereye düşüp öldü diye müteahhit cezalandırdı? Bu gazetede oturduğum yerden İSKİ’nin dere ıslahında kullandığı büyük beton menfezleri üreten şantiyesini görüyorum, kapısında kocaman İSKİ yazıyor.
Yarın bu ıslah edilen dere İSKİ’nin menfezlerine sığmaz da taşarsa, önüne kattığı her şeyi de tarumar ederse İSKİ yine ‘Ben kanunen sorumlu değilim’ mi diyecektir?
Taşkını onca ölüme sebep olan Ayamama’nın ıslahını 90’lı yıllardan beri kim neden yapmaktadır?
‘Otoyollar yapılırken inşa edilen menfezler küçük geldiği için...’ deniyor. O yollardaki kavşak çalışmalarını uzunca bir süreden beri kim yapıyor? O taşma noktalarındaki menfezleri kim elden geçirdi?
***
Korkarım 30’u aşkın İstanbullunun ölümü de, aynen Davutpaşa’daki 23 İstanbullunun ölümüne benzeyecek. Bu insanlar bir nevi ‘kader kurbanı’ olacaklar. Hatta oldular bile!

İsmet BERKAN
Radikal 17/09/2009

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder