22 Temmuz 2010 Perşembe

Ayazma Mağdurlarının Dayanışma Gecesi

Ayazma Mağdurlarının Dayanışma Gecesi 21 .07.2010 tarihinde Sefaköy Akdeniz Düğün Salonu'nda yapıldı.

19 Temmuz 2010 Pazartesi

Bir umut yaz kampı başladı

İşsizin,işçinin yoksulun, öğrencinin tatil hakkı var!
bir umut yaz kampı başladı. 2 Temmuz-2 Eylül arasında kampımıza dahil olabilirsiniz.

13 Mart 2010 Cumartesi

Taksim'de HES'lere karşı Basın Açıklaması

ARTVİN DERELERİN KARDEŞLİĞİ PLATFORMU HES(HİDROELEKTRİK SANTRAL)'LERİ PRETOSTO ETTİ.

Bugün saat 14:00 're Taksim-Galatasaray Meydanı'nda toplanan yaklaşık 1500 kişiden oluşan Artvin Derelerin Kardeşliği Platformu üyeleri HES'leri protosto etti. Grup ellerinde HES'lere Hayır!, Su Haktır Satılamaz!, Ormanıma, Köyüme, Yeşilime Dokunma..! gibi dövizler taşıyarak Galatasaray Meydanı'ndan Taksim tramvay duraklarına kadar Akerdeon, tulum, eşliğinde türküler söyleyip sloganlar atarak yürüdü. Daha sonra tramvay duraklarında basın açıklması yapan grup açıklamanın ardından horon teptikten sonra dağıldı. Basın açıklaması metni ve eylemden resimler ektedir.




Basına ve kamuoyuna

Çoluk çocuğumuz, havamız suyumuz, börtümüz böceğimiz, ayımız, tavşanımız, dağımız yeşilimizle bugün karşınıza çıkmak zorunda bıraktılar bizi. Biz doğanın içinde sizinle iletişim kurabilecek varlıklar olarak, doğduğumuz, büyüdüğümüz toprakların, o topraktaki varlıkların çığlığını bir nevi vekil olarak sizlere ulaştırmakla kendimizi yükümlü hissediyoruz.
Bugün karşınıza bizi çıkaran başlıca iki neden var. Birincisi yöremizde yıllardır HESlere karşı mücadele eden Papart Dereleri Platformu’nun Bölge İdare Mahkemesinde açtığı HES projelerinin iptali talepli davada mahkemenin verdiği yürütmenin durdurulması kararını kutlamak, sizlerle paylaşmaktır. Ne yazık ki mahkemelerin HES projelerini iptal etmesi kamu yöneticilerini ve yöremize göz dikenleri durdurmaya yetmiyor. Bir taraftan mahkeme kararlarının uygulanması savsaklanırken diğer taraftan yeni HES projeleri ile çıkıyorlar köylülerimizin karşısına. Benzer bir durum şu anda bizim yöremizde yaşanmaktadır. Biz İstanbul’da yaşayan çoğunluğu Artvin kökenli doğal hayat savunucuları, Şavşat’taki kardeşlerimizin bu saatlerde köylerinde attıkları çığlığa buradan destek vermek, acılarını azaltmak seslerini büyütmek için karşınızdayız. Bu saatlerde Şavşat - Susuz Köyünde Hidroelektrik Santralleriyle(HES) ilgili ÇED(Çevre Etki Değerlendirme) Katılım Toplantısı yapılmaktadır. Kamu yöneticileri, özel şirket temsilcileri ile el ele köylüleri HES yapımının iyi olduğuna ikna etmek için köy köy dolaşıyor. İkna edemedikleri yerde tehtid ediyor. Bizim yöremizde Trabzon’da, Rize’de, Artvin’de, Erzurum’da ve HES’lerin gündeme geldiği her yerde rutin bir uygulama haline gelen bu durumu yadırgıyor ve kınıyoruz. Kamunun yani bizim çıkarlarımızı korumakla, çevreyi savunmakla görevli olanların, maaşını bizim vergilerimizden almaya devam ederken, yörelerimizin doğal-toplumsal hayatını yok edecek bu projeler için bu kadar fedakarca çalışmalarını manidar buluyoruz.
Artvindeki derelerin üzerinde şu anda 170’in üzerinde Hidro-elektrik Santrali projesi gündeme gelmiştir. Derelerimizin yüzlerce yıllık hayatımızı, köylerimizi var eden su kullanım hakları çeşitli zenginlere devredilmiştir. Düşünün ki yıllardır içme suyu olarak kullandığımız kaynaklar bile artık bize yasak hale getirilmiştir. Mahkemeler peşpeşe HES projelerini iptal eden kararlar verirken, bu kararları uygulamamayı, yeni projeler peşinde koşmayı ise manidar buluyor ancak kabullenmiyoruz. Oldu bittiye getirerek hayatlarımızı elimizden alamayacaksınız.
Köylerimiz yıllardır tarımdaki desteklerin azaltılması, hayatımızı doğduğumuz yerde sürdürecek politikaların üretilmemesi ve yatırımların yapılmaması nedeniyle boşalırken, biz bu son yapılanı zorunlu tehcir olarak görüyoruz. Tıpkı ÇAY-KUR’da olduğu gibi, TEKEL’de olduğu gibi önce üreticiyi ürünüyle yaşayamaz hale getirmenin bilinçli bir tercih haline geldiğini üzülerek görüyoruz. Bunu para kazanma hırsı ile bütün varlıklarımızın zenginlerin kar hırsına kurban etmenin izleyeceğini yaşadığımız deneyimler bize gösterdi….
Dünyanın sayılı ekolojik zenginliklerine sahip uluslarası biyosfer rezerv alanını, milli parkları ihtiva eden bölgemizin sadece toplumsal hayatı değil, hayatı var eden bütün değerleri tehlike altındadır. Küresel ısınmanın gittikçe etkilerini artırdığı, su rejimi düzensizliklerinin her geçen gün,sel,kuraklık,su baskını ve çölleşme olarak envai biçimlerde gözümüzün önüne geldiği dünyada, derelerimimzn ekolojik değerlerinin korunmamasının sadece bize değil memlekete hatta dünyaya büyük zararları olacaktır. Gittikçe kıt kaynak haline gelen sularımızın özel kurum veya kişilere devri ise memleketin çoğunluğu için yeni sorunlar yaratmaya gebedir. Doğamızı tahrip ederek parasal zenginliğini artırmayı düşünenlere, onlara destek olanlara, yok olmuş bir tabiatta hayatın mümkün olmadığını, parayla saadet olmayacağını anımsatmayı da vazifemiz sayıyoruz.
Biz bu duygu ve düşüncelerle doğdumuz, büyüdüğümüz, babamızı, dedemizi gömdüğümüz, içinde yaşadığımız toprakların yokoluşu,o topraklarda büyük bir uyumla binlerce yıldır devam eden doğal, tarihsel, kültürel değerlerin sonlanması, anlamına gelecek Hidroelektrik Santralleri yaptırmayacağımızı, memleketin her neresinde olursa olsun Hidroelektrik Santrale, köyünde maden çıkarılmasına, termik santrale ve diğer hayatı gözetmeyen, sadece zenginleri daha da zenginleştirmeyi hedefleyen projelere karşı hayatı savunanların kardeşimiz olduğunu duyuruyoruz.Bugünden sonra da kendi topraklarımız başta olmak üzere memleketin yaşanmaz hale gelmesine neden olacak projelerle ellerinden geleni ardlarına koymayanların karşısında; anayasamızdan, uluslararası sözleşmelerden hepsinden önemlisi hayatın varlığına karşı yapılan her türlü saldırıya direnişin meşruiyetinden aldığımız güçle, kadim insanlık değerlerini yarına taşımayı vazife sayarak; bizler de tüm kardeşlerimizle elbirliği içerisinde elimizden geleni ardımıza koymayacağız.
Siz basın emekçileri vasıtasıyla bütün kamu yöneticilerini kendi varlık koşullarını anımsamaya,doğaya karşı açılan savaşı durdurmaya çağırıyoruz. Hayatı ve doğayı savunanlara tüm gücümüzle yanlarında olduğumuzu duyuruyor, halkımızı da memleket yaşanmaz hale gelmeden bu mücadelelere sahip çıkmaya davet ediyoruz.



SU HAKTIR SATILAMAZ!



ARTVİN DERELERİN KARDEŞLİĞİ PLATFORMU

28 Ekim 2009 Çarşamba

Selzedeler İçin Toplanan Giysiler Depodan dağıtıldı






Selzedelerle dayanışma için toplanan kıyafetlerden kalanlar, acil dağıtım sonrasında, gene acil dağıtım sırasında görülen çeşitli aksaklıkların giderilmesi için hazırlanan depoda dağıtıldı. Selin ilk günlerinde selzedelerin doğrudan yaşadığı yerlere götürülen kıyafetlerde, gidilen evde yaşayanların bedenlerine uygun olmama gibi sorunlar yaşanmıştı. Bu sorunlardan kurtulmak için selzedeler Sefaköy'de bir dostumuzun geçici kullanımımıza tahsis ettiği depodan dağıtıldı.

24 Ekim 2009 Cumartesi

Sarıyer Mahalle Dernekleriyle ÇDP Toplantısı Yapıldı....

Sarıyer Mahalle Dernekleri Temsilcileriyle İstanbul ÇDP sürecine dair değerlendirme toplantısı yapıldı.

BİRLİKTE UMUT DERNEĞİ SELZEDELERLE GİYSİ DAYANIŞMA MERKEZİ AÇILDI...!

Birlikte Umut Derneği olarak elimizde bulunan kullanılabilir durumdaki kıyafetleri selzedelerle dayanışma amacıyla paylaşıyoruz. Sel felaketinin ilk gününden beri olanakları ölçüsünde selzedelerle dayanışmayı sürdürmeye çalışan Birlikte Umut Derneği üyeleri ve Birumut gönüllüleri olarak, özellikle giysilerin paylaşılması sürecinde birlikte yaşadığımız, kıyafetlerin verilen evlerdeki kişilere uymaması gibi, sorunları çözmek amacıyla, selzedeleri aileleriyle birlikte giysi dayanışma merkezimize bekliyoruz.
Giysi dayanışma merkezimizde kendinizin veya aile üyelerinizin ihtiyaç duyduğu ve onlara uyacak kıyafetleri seçebilir, içeride deneyebilirsiniz. Aşağıdaki tarih ve saatlerde krokide gösterilen adrese gelmeniz yeterlidir.

DAYANIŞMA GÜN VE SAATLERİ:
23. 10. 2009 Cuma Günü Saat: 17:00 - 20:00
24.10.2009 Cumartesi Günü 14:00 - 20.00
25.10.2009 Pazar Günü 14:00 – 20:00 saatleri arasında aşağıdaki adrese gelebilirsiniz.
Adres: Kemalpaşa Mahallesi Halkalı Caddesi Emeksizler Sokak No:6 Sefaköy / İstanbul /
İrtibat: 0536 338 40 76 /0533 965 66 53 /0538 708 24 41
www.birumut.org/ www.birumutblogcu.blogspot.com

19 Ekim 2009 Pazartesi

YENİ PARTİ ZEYTİN GELDİ

Orhangazi'deki zeytin üreticilerinden yeni parti zeytinler dernek merkezlerine gelmiştir.

6 Ekim 2009 Salı

bir umut

BİRUMUT DERNEĞİ

SELZEDELER DAYANIŞMA ÇALIŞMASI FAALİYET RAPORU

Eşya dayanışmasında bulunduğumuz noktalar.

Halkalı Eski Bağlar Mahallesi:

Hasar Gören Hane Sayısı:30

Hasar gören toplam iki sokak var.Giyim eşyası ve battaniye dayanışmasında bulunuldu.üç aileye dayanıklı tüketim eşyası veridi.Dayanıklı tüketim eşyası ihtiyacı var.

Atatürk Mahallesi İkitelli:

Hasar gören hane sayısı:75

Hasar gören üç sokak var.Bunların ikisi basın ekspres yoluna paralel biri dikine sokaktır.Bütün hanelere bir sefer eşya dayanışmasında bulunuldu.Kimi ailelere talep ekseninde ikinci kez giyim eşyası götürüldü.Yoğun dayanıklı tüketim eşyası ihtiyacı var.

Cebeci Mahallesi Sultançiftliği:

Hasar Gören Hane sayısı:8

Bir sokak selden etkilenmiş.İhtiyaçlar belirlendi.okul kırtasiye ve giyi eşyası talebi vardı.Karşılandı.

Ziyagökalp Mahallesi Ayazma Mevkii İkitelli:

Hasar Gören Hane sayısı:35

Selden hasar gören evlere bir takım eşya ve kısmi oranda battaniye yorgan dağıtıldı.Selde hayatını kaybeden aileye koltuk takımı verildi.Yoğun dayanıklı tüketim eşyası lazım.Selin birinci günü insanların ortak kullanımına büyük bir sahra çadır kuruldu.Eşya dağıtımı ve yemek işleri bu çadırdan yapıldı.Ramazan bayramı sonrası çadır kaldırıldı.

Ziyagökalp Mahallesi Hamam Deresi Mevkii İkitelli:

Hasar Gören Hane sayısı:63

Selden giriş katların hepsi etkilendi.Bütün evlere bir sefer giyim eşyası dağıtıldı.10 aileye dayanıklı tüketim eşyası dağıtıldı.Selin olduğu gün mahalleye 30 metre kare bir çadır kuruldu.Yemek ve eşya dağıtımı bu çadır üzerinden sürdürüldü.15 gün mahallede çadır kullanıldı.Yoğun dayanıklı tüketim eşyası talebi devam etmekte.

Esenyurt Gecekondu Mahallesi

Hasar gören Hane sayısı:45

Bütün evlere bir sefer giyim eşyası dayanışması yapıldı.Bir aileye iki adet çekyat verildi.Dayanıklı tüketim eşyası ihtiyacı sürüyor.Esenyurta diğer sokaklarda gönüllü çalışan arkadaşlara gece kondu mahallesinin deki aile bilgisi verildi.Esenyurta gönüllü çalışan arkadaşlara Esenyurt tarafındaki sel mağdurlarına dağıtılmak üzere gıda,çekyat ve iki kamyon giyim eşyası ulaştırıldı.

Toplam Eşya Dayanışmasında Bulunduğumuz Hane Sayısı: 256 Ailedir

Not:

Şuan elimizde toplanmış bol miktarda giyim eşyası tasnif edilmiş bulunmaktadır.Bu eşyalar sefaköy yada ikitelli tarafında bir 15-20 günlüğüne dükkan kiralanarak sel mağduru aileler davet edilerek kendi bedenlerine uygun eşyayı seçebilecekleri bir mağaza şeklinde tasarlanacaktır.Sel bölgesinde en sık yaşanan sıkıntı dağıtılan eşyaların insanların bedenlerine olmaması olarak görünüyor.Bunu gidermek amacıyla böyle bir çözüm yolu düşünüyoruz.

Makine mühendisleri odasına Sel mağdurlarına destek verdiği ve Birumutla dayanışmada bulunduğu için teşekkür ediyoruz.Saygılarımızla…

BİRUMUT DERNEĞİ SEL MAĞDURLARIYLA DAYANIŞMA ÇALIŞMA GRUBU:

4 Ekim 2009 Pazar

Düzceli Evsiz Depremzedelerle Danıştay kararına ilişkin toplantı

Yaklaşık 7 yıldır süren "sağlıklı-güvenli konut hakkı" mücadelesi, Depremzedeler Derneği ve Evsiz Depremzedeler Dayanışma Konut Yapı Kooperatifi tarafından sürdürülmekteydi. Prefabriklerde kalma süresi uzatılmış, dar gelirliye tahsis edilecek arsa yok denmiş Arsalar bulunmuş , Arsaları tahsisi ederken "yamuk" yapıldığı için dava açılmış ve Tahsis iptal edilmiştir. Mahkeme kararının Danıştaydan onayını beklerken, bozma gelmiştir.Evsiz Depremzedelerle Danıştayın bozma kararına karşı yapılacakların toplantısı yapıldı. Birumut heyeti iştirak etti.

Kağıthane- Hamidiye Mahallesinin Kiptaş Mağdurları

Mahallenin henüz yıkılmamış kesiminde bulunan gecekonduları Büyükşehir Belediyesi ve Kağıthane Belediyesi sıkıştırmakta.Gecekonduların bulunduğu alan planda toplu konut alanı olarak gözükmekte. buna dayanarak Büyükşehir Belediyesi Encümen kararıyla, kamulaştırma yapmaya çılışıyor.Ahali bugüne kadar örgütsüz davranmanın,ne anlama geldiğinin farkında.Görüşme yapıldı önümazdeki günlerde somut olarak ne tür adımlar atabiliriz toplantıları yapılacak.

23 Eylül 2009 Çarşamba

BirUmut heyeti selde vefat eden kardeşlerimizin ailelerine taziye ziyaretine gitti

22.09.2009 günü Birumut derneklerinden bir heyet sel felaketinde vefat eden kardeşlerimizin ailelerine taziye ziyaretlerini gerçekleştirdi. Ziyaretlerde acının paylaşılmasının yanı sıra ailelerin bu aşamadan sonra birlikte hareket etmelerinin önemi de paylaşıldı.

18 Eylül 2009 Cuma

Bürokrasi söz konusu olunca insan hayatı teferruat mıdır?

İstanbul’un göbeğinde, eski ve düzensiz sanayi bölgesi Davutpaşa’da bir patlama oldu, hepinizin hatırladığı gibi. Tam 23 kişi, tam 23 insan evladı öldü o patlamada.
Böyle büyük her felakette olduğu gibi, felaket sonrası medya aracılığıyla sorumlu arandı. O işyerlerine ruhsat verenler, işyerlerinin ruhsatsız çalıştığını bile bile bu duruma göz yumanlar, yani birtakım kamu görevlileriydi sorumlular.
Savcılık, 23 ölümle ilgili olarak soruşturma başlattı, ölümlerde doğrudan veya dolaylı davranışlarıyla sorumlu olanları mahkemeye çıkartmak istedi. Ama İstanbul Valiliği savcıya istediği soruşturma izinlerini vermedi.
Savcı bu izin vermeme işlemini İdari Mahkeme’ye götürmek, valiliğin işlemini iptal ettirmek istedi. Ama trajik bir şey yaşandı, bürokrasi savcılığın İdare Mahkemesi’ne başvurusunu zamanında mahkemeye ulaştıramadı, yani o bürokratlar soruşturulamadı.
***
İstanbul’da bu kez sel felaketi yaşandı. 30’dan fazla insan evladı da bu felaket sırasında öldü.
Evet olan adı üstünde bir ‘felaket’ti ama ölümlerin meydana gelmesinde insan faktörü de rol oynamıştı.
Bu kez de senaryo değişmedi. Yeniden Radikal dahil medya aracılığıyla sorumlu aranmaya başlandı. Sorumlular da kolayca bulundu: İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve İSKİ başta olmak üzere ona bağlı kuruluşlar ile İstanbul Valiliği.
Derken kurumların felakette kendi sorumluluklarını az gösterme, suçu öteki kurumlara atma çabaları başladı.
İstanbul Belediyesi ile CHP arasındaki polemiği hep birlikte ibretle izledik.
Dün Radikal’in manşetinde günlerdir olduğu gibi aynı konu vardı: İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin ve onun bağlı kuruluşu olan İSKİ’nin bu felakette oynadığı veya oynamadığı rol.
Hemen itiraf edeyim, bu haberlerin bu şekilde yayımlanmasına karar veren benim ama dün itibarıyla bu yaptığımdan da pişmanım. Gazete mutlaka sorgulayıcı olur, böylesi büyük bir felakette, hele hele 30’dan fazla insanın öldüğü bir felakette sorgulayıcılık kamu yararına yayıncılığın da gereğidir. Ama gazete yargılayıcı olamaz, olmamalıdır. Biz, maalesef benim de katkılarımla, bu sınırı aştık, sorgulayıcı olmayı aşıp yargılayıcı olduk.
***
Dün İSKİ’den aldığım bir açıklamayı önce size sunmak istiyorum, sonra bu konuda söyleyeceklerim olacak:
“Kamuoyunca bilinmektedir ki; kurumumuz bir kamu tüzel kişiliğidir ve görevleri kanunla belirlenmiştir. Kurumumuzun görevleri arasında dere ıslah yetkisi bulunmamaktadır. Kurumumuzun dereler üzerinde kanunen bir sorumluluğu da bulunmamaktadır. Kurumumuz derelerde yapmış olduğu temizlik çalışmasını kamu yararı için yapmaktadır. Tüm bu hususlar gazetenize bildirilmiş ve yayımlanmışken, yorum yapılarak ‘Temizlik çalışmasının sonbaharda ya da öncesinde yapılması gerekirdi, bu yapılmadığı için dere güzergahında 5 adet bent oluştu, sel de bu nedenle şiddetli oldu’ ifadesini ulusal bir gazetenin sayfalarına taşıyabilmeyi ve kamuoyuna sunmayı anlayabilmek mümkün değildir. Zira onlarca tonluk iş makinelerini ve TIR’ları sürükleyen, asfaltları yerinden söken, duvarları yıkan bir sel felaketini hebarde yer alan gerekçelere dayandırmak ve kurumumuzu felaketin sorumlusu ilan etmek anlaşılabilir değildir.
Muhabirinizin adeta ‘bilirkişi’liğe soyunarak derede temizlik yapılması gereken tarihi bildirmesinin, derede biriken malzemelerin 5 adet bent oluşturduğu ve bu bentlerin selin şiddetini artırdığı iddialarının habercilik açısından sorgulanması gerekmektedir. Yaşanan sel felaketine ilişkin bilimsel raporlar henüz kamuoyuna sunulmamışken, var olduğu iddia edilen bentlerin bu felaketin sorumlusu olduğunu ilan etmek bilimsellikten tamamen uzak, kamuoyunu yanıltan bir ifadedir.”
***
İSKİ’yi okudunuz. Yargılayıcı olmamaya ama sorgulayıcı olmaya çalışıyorum.
Madem görevi değildi, neden İSKİ ve İBB dereleri temizledi, ıslah etti, dere ıslahı inşaatında bir küçük kız inşaat sahasında dereye düşüp öldü diye müteahhit cezalandırdı? Bu gazetede oturduğum yerden İSKİ’nin dere ıslahında kullandığı büyük beton menfezleri üreten şantiyesini görüyorum, kapısında kocaman İSKİ yazıyor.
Yarın bu ıslah edilen dere İSKİ’nin menfezlerine sığmaz da taşarsa, önüne kattığı her şeyi de tarumar ederse İSKİ yine ‘Ben kanunen sorumlu değilim’ mi diyecektir?
Taşkını onca ölüme sebep olan Ayamama’nın ıslahını 90’lı yıllardan beri kim neden yapmaktadır?
‘Otoyollar yapılırken inşa edilen menfezler küçük geldiği için...’ deniyor. O yollardaki kavşak çalışmalarını uzunca bir süreden beri kim yapıyor? O taşma noktalarındaki menfezleri kim elden geçirdi?
***
Korkarım 30’u aşkın İstanbullunun ölümü de, aynen Davutpaşa’daki 23 İstanbullunun ölümüne benzeyecek. Bu insanlar bir nevi ‘kader kurbanı’ olacaklar. Hatta oldular bile!

İsmet BERKAN
Radikal 17/09/2009

Radikal'den / Adalet 3 kilometreyi aşamadı

Adalet 3 kilometreyi aşamadı

Davutpaşa soruşturmasında savcının 10 Şubat'ta yazdığı yazı 3 kilometre mesafedeki mahkemeye 2 Mart'ta gidince 'süre' aşıldı, üç 'zanlı' kurtuldu



Davutpaşa’da 23 kişinin öldüğü patlamayla ilgili soruşturmada adalet ‘hızını’ bir kez daha gösterdi! Bakırköy Cumhuriyet Savcısı, patlamanın sorumluları olarak belirlediği kişilerden üç kamu görevlisinin yargılanmasını istedi. İstanbul Valiliği’nden 10 Şubat 2009’da ‘soruşturmaya izin verilmedi’ yazısı geldi. Savcı ertesi gün itiraz etti. Ancak 11 Şubat’ta gönderilen itiraz yazısı, Bölge İdare Mahkemesi’ne 2 Mart 2009’da ulaştı. Oysa Bakırköy Adliyesi ile Bölge İdare Mahkemesi arasında sadece 3 kilometre yol var. Metro ya da otobüsle gidilirse sadece iki durak geçiliyor ve bu yolculuk en fazla beş dakika sürüyor. Maliyeti 1.5 lira. Otomobille yine trafiğe göre en fazla 5 -10 dakika zaman alıyor. Taksi ise en fazla 7- 0 lira yazıyor.
23 can gitti, bir dava açılamadı
Davutpaşa, geçen yıl 31 Ocak saat 09.30’da büyük bir patlamayla sarsıldı. Emek İş Merkezi’ne sanki bomba atılmıştı. 23 kişi öldü, 120 kişi yaralandı. Patlama, Selçuk Başlar’a ait patlayıcı madde üretim ve depolama atölyesinde meydana gelmişti. Patlamadan sonra taş sütunlar, makine parçaları ve insan bedenleri etrafa saçıldı. Patlama yaşanan yerin ruhsatının olmadığı ortaya çıktı. Yani sanayi sitesinde onlarca insanın çalıştığı yerdeki atölyede yanıcı maddeler tamamen denetimsizdi.
Bundan sonra adalet arayışı başladı. Ancak beklenen dava bir türlü açılmadı. Davutpaşalılar da ‘adalet yerine gelene kadar’ her cumartesi Taksim’de eylem yapmaya karar verdi. Ancak soruşturma dosyasından gelen son haber yeni bir hayal kırıklığı yarattı.
Savcı suçluyu arıyor
Patlamayla ilgili soruşturmayı Bakırköy Cumhuriyet Savcılığı yürütüyor. Soruşturma kapsamında hazırlanan bilirkişi raporunda patlamada ölen işyeri sahibi Başlar’ın yanı sıra Zeytinburnu Belediyesi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), İSKİ, Boğaziçi Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi (BEDAŞ) ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın da (ÇSGB) suçlu olduğu belirtildi. Ancak tüm kurumlar suçu birbirine attı. Her biri savunmasında asıl suçlunun başka bir kurum olduğunu söylüyordu. Savcı Ali Haydaroğlu; İBB’den Ruhsat Denetim Müdürlüğü’nden üç ve İSKİ’den iki olmak üzere toplamda beş; Zeytinburnu Belediyesi İmar, Ruhsat ve Zabıta müdürlüklerinden altı; BEDAŞ Esenler İşletme Bakım Müdürülğü’nden de altı kişiyi sorumlu olarak tespit etti.
İstanbul Valiliği ve Zeytinburnu Kaymakamlığı, geçen ocak ayında, soruşturma izni vermediğini belirtti. Savcı Haydaroğlu da kararın iptali için İdare Mahkemesi’ne gitti. Mahkeme, Zeytinburnu Kaymakamlığı’nın kararını bozup soruşturma izni verdi.
Öte yandan savcılık İBB’den üç kamu çalışanı için de soruşturma izni istemişti. İstanbul Valiliği savcılığın bu talebini reddetti ve üç kişi hakkında ‘soruşturulamaz’ kararı verdi.
İstanbul Valiliği’nin bu kararı 10 Şubat 2009’da savcıya ulaştı. Savcı Haydaroğlu’nun bu karara itirazı için10 gün süresi vardı. Savcı hemen ertesi gün, 11 Şubat’ta valiliğin kararına karşı Bölge İdare Mahkemesi’ne itiraz yazısı yazdı. Bundan sonra da evrakın bilinmezlere doğru yolculuğu başladı. Evrak aradan neredeyse bir ay geçtikten sonra 2 Mart 2009’da Bölge İdare Mahkemesi’ne gitti. Mahkeme de ‘yasal itiraz süresi olan 10 gün geçtiği için’, savcının itirazı reddetti.
Böylece Davutpaşalıların adalet istemi, adaletin hızına takılmış oldu. Oysa evrakın yola çıktığı İncirli’deki Bakırköy Adliyesi ile Yenibosna’daki Bölge İdare Mahkemesi arasında sadece 3 kilometrelik bir yol var. İki bina arasında, metro ya da otobüsle gidilmek istendiğinde iki durak bulunuyor. 1.5 liraya mal olan bu yolculuk en fazla beş dakika zaman alıyor. Taksi ya da otomobille gidildiğindeyse en fazla 10 dakika sürüyor. Taksiyle gidilirse taksimetre 7 ya da 10 lira yazıyor.
Eleman az, iş çok
Savcılık da yaşanan bu durumdan şaşkın. Başından beri soruşturmayı titizlikle yürüten savcılık kaynakları, evrakı göndermek için posta yolunun kullanıldığını, ancak eleman azlığı, buna karşın işlerin fazlalığı nedeniyle binlerce evrakın biriktiğini söyledi. (aa, Radikal)

Kaynak:17/09/2009 Radikal
http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalHaberDetay&ArticleID=954857&Date=17.09.2009&CategoryID=97

15 Eylül 2009 Salı

Sel Mağdurlarıyla Dayanışma Sürüyor

Dün blog sayfasını açamadığımız için dünkü bilgileri giremedik...
Makine Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi'nin üyeleri arasında topladığı yardımlar dernek merkezlerimiz aracılığı ile selzedelerle paylaşılmaya devam ediyor. MMO İstanbul Şubesi'ne teşekkür ediyoruz.
14.09.2009 günü Halkalı Merkez Mahallesi'nde yer alan fabrikaların arasında kalan sel mağduru bölgede acil ihtiyaç malzemesi dağıtıldı. Toplam 80 adet adreslere göre hazırlanmış koli ihtiyaç sahiplerine ulaştırıldı. Bu arada daha önce liste yapılırken ulaşılamayan 24 ailenin kayıtları da alındı. Kolileri hazırlanıyor.

Bugün 15.09.2009 Sultançiftliği-Cebeci bölgesindeki sel mağdurları ziyaret edildi. Bölgede selgeniş bir alanda etkili olsa da 8 ailenin daha çok etkilendiği ve yardıma ihtiyaçları olduğu görüldü. Bölgede özellikle çocukların okul malzemeleri talebi daha öncelikli olarak aileler tarafından iletildi. Özürlü eşi olan bir ablamız eşi için yatak veya çekyat ihtiyacının daha acil olduğunu söyledi.
Akşam saatlerinde Ayazma-Hamamdere'de sel mağdurlarından yardım dağıtırken yaşadığımız sorunların çözümü ve ileriki süreçte yaşanması muhtemelş sorunlar için oluşturulmasını talep ettiğimiz komisyonun oluşumu için bölgedeki sel mağdurlarının dahil olduğu bir toplantı yapıldı. Toplantı sonrasında mahalle komisyonu oluştu. Hamamdere'ye yardım götürmek isteyenler artık bizim aracılığımızla ilebilecekleri gibi komisyondan da yardım talep edebilir.
Sel mağdurlarıyla dayanışma için giysi ihtiyacımız kalmadı.
Acil ihtiyaçlarımız aşağıdakilerdir.
-Kışlık ayakkabı
-Bebek bezi ve maması
-Yorgan,döşek,battaniye
-Okullar açılmadan önce okul malzemeleri
-Ev eşyası (koltuk,kanape, halı,kilim v.b mutfak eşyaları, tüp v.s)
-Potansiyel sağlık sorunları için özellikle halk sağlığı alanında gönüllü desteği
-Dernek merkezlerinde gelen eşyayı tasnifleme kolileme, tespit edilen ailelerin kayıtlarını tutma, gelen yardımın kaydını tutma gibi işlerde destek
-Eşyaları taşımak ve diğer akut ihtiyaçlar için nakit desteği ihtiyaçları sürüyor.
Bu arada sel mağdurlarıyla dayanışmak isteyen arkadaşlar bize iletebilecekleri gibi dağıtım sırasında bizimle gelebilir veya ihtiyaç sahibi ailelere bizim aracılığımızla doğrudan kendileri de götürebilir.